



































Study with the several resources on Docsity
Earn points by helping other students or get them with a premium plan
Prepare for your exams
Study with the several resources on Docsity
Earn points to download
Earn points by helping other students or get them with a premium plan
Community
Ask the community for help and clear up your study doubts
Discover the best universities in your country according to Docsity users
Free resources
Download our free guides on studying techniques, anxiety management strategies, and thesis advice from Docsity tutors
Selcuk University - Neba Wais Alqorni - Diplomatic Foreign Language II (Week 8,9,10,11)
Typology: Assignments
1 / 43
This page cannot be seen from the preview
Don't miss anything!
Amaçlar Bu bölümde;
1. Şiir (Manzum Anlatım) Şiir; dildeki anlam, ses ve ritim unsurlarını belli düzen içinde kullanarak bir olayı ya da bir duyguyu, fikrî yoğunlukla ve sıradanlıktan uzak bir biçimde ifade etme, ahenkli söz söyleme sanatı olarak tarif edilebilir. Şiirin bir “manzum anlatım” olarak “mensur anlatım”dan farkı, sadece şekil itibariyle değil, seslerle ördüğü ahengin ve kelimelere yüklediği “özel” anlamın ortaya çıkardığı mecaz (metafor) boyutuyla da ilgilidir. Şiirin bugüne kadar birçok tanımı yapılmıştır. “Vezinli ve kafiyeli söz” yahut “nesrin (düzyazı) zıddı olan anlatım” gibi kısa tanımlamalar, şiir kavramının tek bir tarifin içine sığdırılamayacağını göstermektedir. Şiir “öznel” yönü ağır basan bir edebi türdür. Türkçe Sözlük şiiri “Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan anlatım biçimi; düş gücüne, hayale, imgeye, gönüle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey” diye tanımlanmaktadır.
Şiirin kaynağı duygu, düşünce ve dildir. Şiiri,Yahya Kemal Beyatlı “Bildiğimiz musikiden farklı bir musiki” olarak tarif ederken, Cahit Sıtkı Tarancı “Kelimelerle güzel şekiller kurma sanatı” olarak görür. Ahmet Haşim ise şiiri “Söz ile musiki arasında olan fakat sözden ziyade musikiye yakın olan bir lisan” diye anlatmaya çalışır. Şiiri nesirden ayıran ölçü, mısra, ahenk gibi unsurlardır. En eski anlatım şekli ve edebi tür olarak karşımıza çıkan şiir, her ne kadar “vezin, kafiye, ses uyumu gibi ögelerden de yararlanılarak oluşturulan duygu yoğunluklu anlatım” diye tarif edilse de günümüzde ölçü ve kafiyenin temel unsur olarak artık kabul edilmediğini de hatırlatmak gerekir. Şiiri kavramını karşılamak maksadıyla koşuk, yır, özün gibi kelimeler önerilmişse de bunların hiçbiri yaygınlaşmamıştır. Mensure: Şiirin cümle yapısını ve ahengini muhafaza etmeye çalışan ancak vezinsiz ve kafiyesiz bir düz yazı biçimidir. Şiirle nesri buluşturma gayretinin bir ürünüdür.
Türk Şiiri - 2 XIX. yüzyıldan itibaren Batı tesiri altına giren Türk şiirinde hem içerik hem de şekil bakımından birtakım değişiklikler yaşanmıştır. İlk örneklerine Tanzimat döneminde rastlanan Batılı tarzda şiir denemeleri, onu takip eden dönemlerde de etkisini artırmıştır. Vezin ve kafiye gibi kayıtlara bağlı olmayan bir şiir anlayışına yönelen şairler olmuştur. Özellikle Cumhuriyet dönemiyle birlikte şiir dilinde çok ciddi bir sadeleşme yaşanmış, farklı sanat akımlarına yönelme konusu gündemden hiç düşmemiştir. Millî edebiyatın konuşma diline ve hece ölçüsüne ağırlık vermesini, günlük hayata ve sokaktaki insanın serüvenine yönelen Garip akımının aykırı anlatımı izlemiş, İkinci Yeni hareketinin şiire getirmeye çalıştığı farklı bakış açısını ise toplumcu gerçekçilik takip etmiştir. 1970 sonrasında şiiri politik amaçlar için bir araç olarak kullanma anlayışına karşı “şiir her şeyden önce şiir olmalıdır” diyenlerin ön plana çıkardıkları estetik kaygı, dünya görülerindeki kırılmalar gibi pek çok sebep; çok renkli, şairden şaire değişen dile, söyleyişe, sembollere önem veren, kolayca kategorize edilemeyen yepyeni bir şiir anlayışına doğru evrilmeyi de beraberinde getirmiştir.
Türk Şiiri - 3 Tanzimat döneminde Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Recaizâde Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit; Servet-i Fünun döneminde Cenap Şehabettin, Süleyman Nazif, Tevfik Fikret; Millî Edebiyat döneminde Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp, Mehmet Akif Ersoy, Faruk Nafiz Çamlıbel, Orhan Seyfi Orhon; Cumhuriyet döneminde Orhan Veli, Melih Cevdet, Cahit Sıtkı Tarancı, Nazım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç, Abdurrahim Karakoç, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Hilmi Yavuz, Turgut Uyar, Edip Cansever, Ataol Behramoğlu, İsmet Özel, Erdem Beyazıt gibi isimlerin yanında özellikle 19 80 sonrasında Metin Celal, Adnan Özer, Tuğrul Tanyol, Haydar Ergülen, Sunay Akın, Lale Müldür, Murathan Mungan, Küçük İskender, Sefa Kaplan, Mevlana İdris, İhsan Deniz, Arif Ay, Ali Günvar, Cahit Zarifoğlu’nun ön plana çıktığı görülür.
**A. Konularına göre şiirler
**A. Konularına göre şiirler
3. Epik Şiir Bir milletin hayatında derin izler bırakan tarihi olayları ele alan, bu gibi olaylarda kahramanlık gösterenleri anlatan destanlardır. Yunanca “epope” kelimesinden gelmektedir. Epik şiirlerde yiğitlik, kahramanlık, savaş temaları işlenir ve birtakım olağanüstülüklere dikkati çeker. Epik şiirlerin çoğu, okuyucuyu coşturduğu için lirik özellikler de taşır. Halk edebiyatındaki koçaklamalar bu türdendir. Kimi epik şiirlerin yazıya geçirilinceye kadar şiir biçimi bozularak düz anlatıma dönüştüğü bilinmektedir. Dede Korkut Destanları büyük bir epopenin epizotları gibi düşünülebilir. Epik şiirler, oluşumlarına ve ortaya çıkışlarına göre doğal ve yapay olmak üzere ikiye ayrılır. Doğal epikler eski tarihte oluştukları için ilk söyleyeni unutulmuş, anlatımdan anlatıma yapısına bir şeyler eklenerek zamanla genişlemiştir. Manas Destanı uzunluk bakımından belki de dünyanın en uzun epik şiiridir. Doğal epik türü için Türk destanları, Yunan destanları, Fin, Alman destanları gösterilebilir.
Epik Şiir Örneği KAHRAMANLIK TÜRKÜSÜ Gazi Alperenler! İşe koyulun, Gayrı söze vakit az verilmeli. Bitevi atlara rüzgârca soluk Ve yıldırımlarca hız verilmeli. … Şanlı Kitap önderiniz kılındı. İman-Sancak gönderiniz kılındı. İklim-i Rum minderiniz kılındı. Ol mindere kavi diz verilmeli. (Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu)
Didaktik Şiir Örneği ÂTİYİ KARANLIK GÖREREK AZMİ BIRAKMAK Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak... Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak. Feryadı bırak, kendine gel; çünkü zaman dar... Uğraş ki, telafi edecek bunca zarar var. Feryad ile kurtulması me’mûl ise haykır. Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır! ‘İş bitti... Sebatın sonu yoktur!’ deme, yılma. Ey millet-i merhûme, sakın ye’se kapılma!... (Mehmet Akif Ersoy)
5. Satirik Şiir Bir kişinin, olayın ya da durumun iğneleyici sözlerle ve alaylı ifadelerle eleştirildiği şiirlerdir. Didaktik özellikler de barındırdığından didaktik şiirin bir alt kolu olarak da incelenebilir. Bu tür şiirlere divan edebiyatında “hiciv”, halk edebiyatında “taşlama”, çağdaş edebiyatta ise “yergi” denilmektedir. Ormanda büyüyen adam azgını Çarşıda pazarda seyran beğenmez Medrese kaçkını softa bozgunu Selam vermek için insan beğenmez (Seyrani)
5. Dramatik Şiir Acıklı bir olayı konu edinen, bunları bir bakıma tiyatrolaştıran şiirlerdir. Konuyu okuyucunun gözünde canlandırabilen, harekete dönüşebilen özellikteki bu şiirlerin trajedi, komedi ve dram olmak üzere üç şekli vardır. Batı edebiyatında Corneille, Racine, Shakespeare ; Türk edebiyatında ise Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan, Faruk Nafiz Çamlıbel dramatik şiirin en güzel örneklerini vermişlerdir.
Dramatik Şiir Örneği VATAN - YAHUT- SİLİSTRE’DEN Âmâlimiz, efkârımız ikbâl-i vatandır, Serhaddimize kal’e bizim hâk-i bedendir. Osmanlılarız, ziynetimiz kanlı kefendir. Kavgada şehadetle bütün kâm alırız biz! Osmanlılarız, can veririz, nâm alırız biz! Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda. Can korkusu gezmez ovamızda dağımızda. Her gûşede bir şîr yatar toprağımızda Kavgada şehadetle bütün kâm alırız biz! Osmanlılarız, can veririz, nâm alırız biz! (Namık Kemal)